CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a 50 bin lira tazminat ödeyecek.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin 35. Olağan Kurultayı ile TBMM’deki grup toplantısında sarf ettiği sözler nedeniyle açılan iki ayrı davada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a 50 bin lira manevi tazminat ödemeye mahkum edildi. Kılıçdaroğlu hakkında açılan iki ayrı davanın Ankara 17. Asliye Hukuk Mahkemesindeki duruşmalarına, Erdoğan’ın avukatı Hüseyin Aydın ile Kılıçdaroğlu’nun avukatı Bilge Yönet katıldı.
Davaları kısmen kabul eden hakim, Kılıçdaroğlu’nun her bir dava için Cumhurbaşkanı Erdoğan’a 25’er bin lira manevi tazminat ödemesine hükmetti.

İçişleri Bakanı Efkan Ala, yapılan soruşturmaların ardından şimdiye kadar 26 belediye başkanının görevden uzaklaştırıldığını belirtti.

İçişleri Bakanı Efkan Ala, teröre destek sağlayan belediye başkanlarına ilişkin, “Şimdiye kadar 26 belediye başkanı görevden uzaklaştırılmıştır. Seçilmiş olmak milletin arzu ve isteklerini de beraberinde getirir. Sorumsuz davranmayı gerektiremez” dedi.

Bakan Ala şu ifadelere yer verdi:

“Bugüne kadar 26 belediye başkanı görevden uzaklaştırıldı. Çünkü millet onlara ‘hizmet etsin’ diye oy veriyor. Önce kanal kazdılar, çocukları, oradaki insanları arkasına koydular.

Bursa Cumhuriyet Başsavcılığının, Bahçeli hakkında 23 Mart 2013’te, Bursa’da düzenlediği mitingdeki sözleri nedeniyle “halkı alenen tahrik” suçundan soruşturma açtığı öğrenildi.

Bahçeli’nin yarın saat 14.00’te, Ankara Adliyesine giderek ifade vereceği bildirildi.

Öte yandan Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın,  yarın Ankara Adliyesine birlikte gideceklerini ifade etti.

Karayolları bünyesinde kadroya alınan taşeron işçilerin “örnek” niteliğinde olduğunu dile getiren Arslan, “Örnek olmak ayrı bir sorumluluk getiriyor. ‘Kamu işçisi, işine az sahip çıkar’ mantalitesiyle bu taşeronluk sistemi ortaya çıktı. Bugün biz diyoruz ki ‘bu görüş yanlış, bundan dönmemiz lazım.’ Siz, bunun ilk örneklerisiniz. Sizin kamuoyundaki bu algıyı yıkmanız lazım. ‘Ben kadrolu işçi olursam dünden daha çok çalışırım, ülkemin geleceğine sahip çıkarım.’ demeniz lazım. Bu inançla kamuoyundaki algıyı kırın ve değiştirin.” dedi.

Kadroya alınan işçilerin 15 Temmuz itibarıyla iş başı yapacaklarını ifade eden Arslan, işçilerin insanların hayatını kolaylaştırmak ve mega projeleri hayata geçirmek adına daha da çok çalışacağını söyledi.

170 milyon liralık iş makinası alımı yapacaklarını bildiren Arslan, “Biliyoruz ki siz gayretinizi sonuna kadar ortaya koyacaksınız, ama alet ve edavatınız olmak zorunda. Önümüzdeki yıl da bir sonraki yıl da buna (alımlara) devam edeceğiz.” şeklinde konuştu.

Karayolları bünyesine bin 280 kişilik teknik personel alımı yapacaklarını da belirten Arslan, “Artan işçi sayısıyla orantılı olarak daha büyük işler yapabileceğiz.” dedi.

“İşin ruhunu bilip insaflı eleştirmek lazım”

Azerbaycan Demiryolları İdaresi Bakanı Cavid Gurbanov ve beraberindeki heyetle görüşmesi öncesinde basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Arslan, Osmangazi Köprüsü’nde araç geçiş garantisi hakkındaki tartışmalara yönelik bir soru üzerine, Yap-İşlet-Devret (YİD) modelinin Türkiye’de yıllardır başarıyla uygulandığını, hatta Türkiye’deki YİD modelinin Harvard Üniversitesi’nde doktora dersi olarak okutulduğunu söyledi.

Her YİD projesinde mutlaka garanti verildiğini vurgulayan Arslan, şöyle konuştu:

“Biz projelerimizi piyasaya çıkarıyoruz, pazarlıyoruz, görevli şirketler geliyor, talipli oluyor. Sizin projeniz ekonomik değilse, fizibıl değilse, dünyada ekonomik krizin olduğu bir ortamda kabul görmezse bu projeleri yapamazsınız. Amaç, özel sektörle birlikte kamu kaynağı harcamadan bu yatırımları yapmak. Yatırım başladığı andan itibaren sizindir, özel şirketin değil. Özel şirket sadece görevli şirket olarak yapıyor ve sonrasında işletiyor.

Biz hava meydanlarında da bunu yaptık. O da zaman zaman gündeme geliyordu bazı örnekleri için. Garanti olduğu için devlet para ödüyor, ancak 10 mislini de diğer yaptığı YİD’lerden garanti fazlası olarak aldı bugüne kadar. Görevli şirketin süresi dolduktan sonra bunları işletme için kiraya çıktık ve milyar dolarlara varan gelirler elde ettik. Osmangazi Köprüsü ve İzmir’e kadar olan 384 kilometrelik otoyol da aynı kapsamdadır. Sonunda bu devletindir, devletin olacak ve işletmesini kiraya çıktığımızda çok ciddi gelir elde edeceğiz.”

Medyada diğer etaplar dikkate alınmadan sadece bir kesim üzerinden hesaplama yapıldığını belirten Arslan, “İşin ruhunu bilip biraz insaflı eleştirmek lazım. Osmangazi Köprüsü’nü de kapsayan Gebze-Orhangazi arasındaki kesimin ortalama günlük garantisi 40 bin araçtır. Yıl bazında hesaplanır, fazla ve eksik geçtiği günlerin ortalaması alınır, aradaki fark ödenir.” dedi.

Arslan, toplam işletme süresi göz önüne alındığında topyekun kamu menfaatinin önemli olduğuna dikkati çekerek, köprü ve otoyol bittiğinde güzergahın tamamında oluşacak ekonomi ve katma değerin Türkiye’deki tüm vatandaşlara hizmet olarak geri döneceğini ifade etti.

“İstanbul’daki köprülerle fiyatı kıyaslamak doğru değil”

Bakan Arslan, fiyatların yüksekliğiyle ilgili tartışmalara ilişkin ise dolar kurunun 1,3 lira olduğu dönemde ihaleye çıkıldığını, şu andaki kurun 2,90 lira civarında olduğunu anımsatarak, şöyle devam etti:

“Ücret olarak 35 dolar öngörülmesine karşın biz 25 dolara düşürdük. Amaç daha fazla geçiş, daha fazla cazip hale getirmek. Köprü geçişinde yüzde 18 olan KDV’yi yüzde 8’e düşürdük. Bu düşüş de vatandaşın lehinedir. Görevli şirket, yüzde 8 de olsa yüzde 18 de olsa bu KDV’yi sonuçta Hazine’ye aktarmak zorunda. 89 liralık ücret başka yerlere göre yüksek görünse de bu boyutta bir hizmetin geçen vatandaşlar için bir karşılığı olacaktır. İstanbul’daki köprülerle fiyatı kıyaslamak çok doğru değil. Bu bir rekabet ortamıdır. Vatandaşımız, şapkasını önüne koyacak ve hangisinin daha ekonomik olduğunu değerlendirecek.”

Sırpların 1995 yılında 8 bin 372 Müslüman Boşnak’ı acımasızca öldürdüğü Srebrenitsa Katliamının 21. yıl dönümünde yine gözyaşları sel oldu.

Sırpların 1995 yılında 8 bin 372 Müslüman Boşnak’ı acımasızca öldürdüğü Srebrenitsa Katliamının 21. yıl dönümünde yine gözyaşları sel oldu.
8 bin 372 Müslüman Boşnak’ın 1995 yılında Sırplar tarafından acımasızca öldürüldüğü Srebrenitsa Soykırımının 21. yılında hayatını kaybedenler bugün yapılan anma töreni ile bir kez daha anıldı. Katliamda hayatını kaybeden 8 bin 372 kişiden sadece 7 bini bulundu. Bugüne kadar toprağa verilen kurbanların sayısı 6 bin 377’ydi. Bu yıl kimliği tespit edilen 127 cenaze daha toprağa verildi. Katliamdan bu yana hâlâ izi bulunamayan bin 372 kişi var.
Birçok kadın ve küçük yaştaki çocuklar da katliamda öldürülürken Sırp ordusunun dışında “Akrepler” olarak tanınan Sırbistan özel güvenlik güçlerinin de katliama katıldığı belgelerle kanıtlandı. Srebrenitsa katliamı II. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da gerçekleşen en büyük toplu insan kıyımı olarak ve Avrupa’da hukuki olarak ilk kez belgelenen soykırım olarak kayıtlara geçti.

KATLİAMIN GELİŞİMİ
Yugoslavya’nın çöküşü üzerine 1992 yılında Sırpların Bosna’da başlattıkları soykırımın ardından bölgeye zoraki olarak müdahale eden Birleşmiş Milletlerin güvenli bölge ilan ettiği 6 bölge arasında Srebrenitsa da bulunmaktaydı. Savaştan önce nüfusu 24 bin civarında olan kentin nüfusu diğer bölgelerden gelen göçlerle 60 bin civarına gelmişti. Artık Srebrenitsa ’açlık’ ve ’hastalıklar’ ile mücadele eden bir yere dönüşmüştü. Üstelik Boşnakların ellerindeki silahlar da BM Barış Gücü tarafından koruma gerekçesiyle toplanmıştı.
1992 Bosna Savaşı’ndan sonra Sırbistan, Bosna-Hersek’in stratejik alanı haline geldi. Özellikle ülkenin doğu tarafı Avrupa Birliği tarafından yasak bölge ilan edildi. Bu bölge içinde Sırbistan’ın o zamanki başkenti Srebrenitsa da vardı. Bu da Bosna Hersek Silahlı Kuvvetleri için bir fırsat olarak değerlendirildi. Ayrıca Bosna Hersek’in bütün maddi varlığı olan en büyük maden ocakları da ülkenin tek geçim kaynağıydı. Bu da Sırplar için bir araç olarak değerlendirildi. Müslüman nüfusun çoğunlukta olduğu ve Sırp zulmüne karşı yetersiz imkânlarla karşı koymaya çalışan Srebrenitsa’nın Tanjarz Kırsalı’nda tam 10 bin kişiyi esir alan askeri grup, Srebrenitsa katili Ratko Mladiç’in emriyle esirleri öldürmeye başladı.

ÇOLUK ÇOCUK KATLETTİLER
11 Temmuz 1995 günü Sırp katil General Ratko Mladiç silahlarından arındırılmış kente hiç zorlanmadan girdi. Sonra da Sırp askerler Müslüman Boşnakları çocuk ve kadın demeden yollarda, dağlarda katlettiler. Sırp askerler cesetlerin kimlikleri tespit edilmesin diye cesetleri parçalayarak sayıları 64’ü bulan toplu mezarlara gömdüler. Sırp vahşeti Avrupa’dan yüz bularak doruğa çıktı ve tam 5 gün süren katliamda 8 bin 300 kişi öldürülürken kalan 2 bin 700 kişi de serbest bırakıldı.
Uluslararası Savaş Suçluları Mahkemesi tarafından Srebrenitsa Soykırımı’ndan dolayı aranan, yargılanan ve mahkum olan Sırp katil üst subaylar ve siyasilerin arasında, Momcilo Krajisnik, Bilyana Plavsiç, Ratko Mladiç ve Zdravko Tolimir’in isimleri bulunuyor.

Gelecek sezon Kanal D’de yayınlanmayacağı açıklanan ’Kurtlar Vadisi Pusu’nun yeni kanalı belli oldu.

Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) Genel Müdürlüğü, “TRT ‘haber kiralayarak’ bir skandala daha imza attı” başlıklı haberle yaklaşık 1.5 yıl önce sona eren bir uygulama halen devam ediyormuş gibi gösterilerek kamuoyunun yanıltılmaya çalışıldığını bildirdi.

TRT’den yapılan açıklamada, “10 Temmuz 2016 tarihli bazı internet sitelerinde ve gazetelerde yer alan “TRT ‘haber kiralayarak’ bir skandala daha imza attı” başlıklı haberle yaklaşık bir buçuk yıl önce sona eren bir uygulama halen devam ediyormuş gibi gösterilerek kamuoyu yanıltılmaya çalışılmaktadır. Şenol Göka’nın TRT Genel Müdürlüğü görevini üstlenmesinin hemen ardından,TRT Yönetim Kurulu (2014/476 sayılı karar) ’kurum kaynaklarıyla yapılacak iç yapımlara ağırlık verilmesi’ kararını almıştır. Bu karar gereği TRT Kürdi’de yayınlanan haberler ve içerikleri 16 Mart 2015 tarihinden itibaren yaklaşık bir buçuk yıldır TRT’nin kendi bünyesinde hazırlanmaktadır. Bunlar için dışarıya tek kuruş para ödenmemektedir. Bazı haber programlarının dış yapım olarak alınması -eski adıyla- TRT6’nın yayına başladığı ilk döneme ait uygulamadır. Bu uygulama bir zorunluluk olarak personel eksikliğinden kaynaklanmıştır” denildi.
İlgili yönetim kurulu kararının TRT Kürdi’nin yanı sıra tüm yayın mecralarında titizlikle uygulandığının belirtildiği açıklamada şunlar kaydedildi:
“Bu doğrultuda stüdyo eksikliğinden kaynaklı dış yapımlar, kısa sürede tamamlanan ve faaliyete geçen yeni stüdyolarımızla sona erecektir. TRT’nin kurum kaynaklarıyla iç yapımlara yönelmesi 2015 yılı faaliyet raporunda da görülmektedir. Bazı çevrelerin TRT’yi hedef alan yayınları, bizlerin çalışma azmini ve gayretini kıramayacak, TRT bundan sonra da milletimizin hizmetinde olmaya devam edecektir.”

Ramazan Bayramını Türkiye’de geçiren gurbetçiler, yaşadıkları ülkelere dönmek için geldikleri İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki pasaport kontrol noktalarında uzun kuyruklar oluşturdu.

Ramazan Bayramını Türkiye’de geçiren gurbetçiler, yaşadıkları ülkelere dönmek için geldikleri İstanbul Atatürk Havalimanı’ndaki pasaport kontrol noktalarında uzun kuyruklar oluşturdu.
9 günlük Ramazan Bayramı tatilini memleketlerinde geçiren gurbetçi vatandaşlar, tatilin son gününde Atatürk Havalimanı’ında yoğunluk oluşmasına neden oldu. Yaşadıkları ülkelere dönmek için Dış Hatlar Terminali gidiş bölümüne gelen yolcular pasaport kontrol noktasında uzun kuyruklar oluşturdu. Yaşanan yoğunluk nedeniyle yurt dışına çıkmak için gelen yolcular, dakikalarca kontrol noktasında sıranın kendilerine gelmesini bekledi.
Çek Cumhuriyeti’nden bayram tatili için Türkiye’ye geldiğini belirten Taylan Uras, “Prag’da yaşıyorum. Bayram tatilinde ailemi görmek için gelmiştim. Şimdi dönüş yolu için kuyrukta bekliyoruz. Tatil güzel geçti. Ailemi özlemiştim. Gidip ellerini öptük. İnsan özlüyor işte vatanını. Burada şuanda yoğunluk nedeniyle kuyruk olmuş. Bekliyoruz” diye konuştu.
KKTC’den geldiğini söyleyen Mehmet İnan ise havalimanında yoğunluk yaşandığını aktararak, “Havalimanının girişinde ve pasaport noktasında yoğunluk var. Burada sanırım biraz bekleyeceğiz. Gelişte de böyleydi. Güzel bir tatildi, şimdi dönme zamanı” ifadelerini kullandı.

İzmir’in Aliağa ilçesinde iki kişinin bulunduğu kayık alabora oldu, bir kişi hayatını kaybetti. Kaybolan bir kişi ise arama kurtarma çalışmaları sonucunda ölü olarak bulundu.
İzmir’in Aliağa ilçesinde iki kişinin bulunduğu kayık alabora oldu, bir kişi hayatını kaybetti. Kaybolan kişinin ise arama kurtarma çalışmaları sonucunda cesedine ulaşıldı. Olay; Karadut mevkiinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Menemen ilçesinden balık tutmak için gelen Emekli Astsubay Ramazan Özkarakaş ile Ferhat Tahmaz (40), Güzelhisar Çayı’ndan denize açıldı. Kayık, henüz belirlenemeyen bir nedenle battı. Vatandaşların ihbarı üzerine arama çalışması başlatan Sahil Güvenlik ekipleri, Ramazan Özkarakaş’ın cesedine ulaştı. Karakaş’ın cenazesi Aliağa Devlet Hastanesi morguna kaldırılırken, kayıp Ferhat Tahmaz’ın arama çalışmaları başlatıldı. Ekipler, Tahmaz’ı ölü olarak buldu.

Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde bir üs bölgesine saldırı hazırlığında olan teröristlerin etkisiz hale getirildikleri anlar görüntülere yansıdı.

Askeri kaynaklar, 08 Temmuz 2016 tarihinde Habeşli Üs Bölgesine saldırı hazırlığında olan ve Tahtataş Tepe’de son hazırlıklarını yapan bölücü terör örgütü mensubu teröristlerin, tank, ZMA ve havanlarla yapılan nokta atışlarında tek tek etkisiz hale getirildiğini gösteren görüntüleri paylaştı.
Hakkari Şemdinli’de bir üs bölgesine saldırı hazırlığında olan bölücü terör örgütü mensuplarının tespit edilmesi üzerine sağlanan temas sonrası çıkan çatışmada 17 bölücü terör örgütü mensubu terörist etkisiz hale getirilmişti.

Bölgede yapılan aramada dört Kalaşnikof piyade tüfeği, 14 Kalaşnikof şarjörü (dolu), 13 el bombası, iki RPG-7 mühimmatı, 23 adet Dragunov keskin nişancı tüfeği mermisi ve çok sayıda, çeşitli yaşam malzemesi ele geçirilmişti.